Türkiye’de Tıp Eğitiminde Klasik Modelin Sonu

Flexner Raporu’nun, etkileri bakımından, tıp eğitiminde bölünmeye, çevresine ve topluma karşı görevlerini unutmuş, bilim odaklı çalışan hekim olmayan doktorlar yetişmesine yol açarak ilk yıllarda sağladığı devinimi kaybettiği görülmeye başlandı. Klasik model de denilen bu yaklaşımda, öğrenciler eğitimlerinin büyük bir kısmını kalabalık sınıflarda, laboratuvarlarda ve üniversite hastanelerinde gerçekleştirerek toplumdan, toplumun sağlık sorunlarından ve ileride çalışacakları sağlık sisteminden uzak kalarak yalnızca üçüncü basamakta eğitim alarak yetişmekteydiler. Böyle bir eğitim ile yetişen hekimlerin toplumun gereksinimlerini karşılayamaması sonucu 1970’li yılların başında gelişmekte olan ülkelerdeki bazı tıp fakülteleri, “tıp eğitiminin toplumun gereksinimlerini ne kadar karşılayabildiği” temel sorununu giderecek bir tıp eğitimi modeli üzerinde çalışmaya başladılar.

Harold Barrows ve yeni yöntemler

Öğrencilerin temel bilimlerde öğrendikleri bilgileri 2-3 yıl aradan sonra kliniğe uygulamakta zorlandığını, hatırlamakta güçlük çektiklerini gören Barrows, gerçek oyuncuların rol yaptığı “simüle hasta modelini” geliştirdi. Standardize hasta ve simüle hasta modeli düşüncesi Barrows’un genç bir nörolog olduğu 1960’lara dayanır. Simüle edilmiş hasta modeli “Probleme Dayalı Öğrenme” (PDÖ) modelinin öncülüydü. Barrows, McMaster Üniversitesi’ndeki meslektaşlarıyla birlikte 1970’lerde PDÖ’yi geliştirdi. Bilişsel öğrenme yaklaşımı etkisinde geliştirilen PDÖ modelinde öğrenciler klinik durumlarla erken dönemde karşılaşmakta, küçük grup çalışmaları ile öğrenci merkezli aktif bir öğrenme ortamı yaratılmakta, öğrencilerin öğrenmeye karşı tutumları gelişmekte ve bu yolla sağlanan öğrenme daha kalıcı olmaktaydı. Howard Barrows, modern tıp eğitimine üç temel unsurla katkıda bulunmuştur: hasta simülasyonu, performansa dayalı testler ve probleme dayalı öğrenme.

Türkiye’ye Taşınması

Darülfünun yerini 1 Kasım 1933 üniversite reformu ile İstanbul Üniversitesi’ne bıraktığında İstanbul Üniversitesi ülkemizde ilk üniversite olmanın yanında ilk ve tek tıp fakültesi olarak da eğitimine başlamıştır. Türkiye’ye bu dönemde gelen Alman bilim adamları, dünyada Flexner’in raporuna kaynaklık eden Alman tıp eğitim modelini ülkemize taşımış ve tıp eğitimimiz için önderlik etmişlerdir. Geleneksel tıp eğitimi olarak adlandırılan klasik eğitim yaklaşımıyla amfi derslerinden oluşan, eğitici merkezli, disiplin temelli bir eğitim programı ile tıp eğitiminin ilk adımları atılmıştır. Sonraki yıllarda kurulan tıp fakültelerinin birçoğunda da bu eğitim modeli benimsenmiştir.

Türkiye’de Tıp Fakültelerinin Kuruluşu

  • Ankara Üniversitesi’nin kurulmasına 1927 yılında 2. Türk Tıp Encümeni Toplantısında karar verilmiş ancak Kurtuluş savaşı nedeni ile 1945 yılında kurulabilmiştir.
  • 1955 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi kurulmuştur. Bu tıp fakültelerinde dünyada da olduğu gibi disiplin temelli tıp eğitimi modeli benimsenmiştir.
  • Doğu bölgesinde ilk tıp fakültesi ise Erzurum’da 1962 yılında Atatürk Üniversite Tıp Fakültesinin kurulması ile gerçekleşmiştir.
  • Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 1963 yılında açılmış ve tıp eğitiminde disiplin temelli program dışında farklı bir yaklaşım benimsemiştir. İlk defa ABD Case Western Reserve Tıp Okulu’nda 1950’lerde uygulamaya geçilen organ sistemleri temelli entegre tıp eğitimi sistemi ülkemizde ilk Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başlamıştır. Bu ülkemiz tıp eğitimi açısından bir dönüm noktasıdır. Başarılı olan bu entegre sistemi daha sonra açılan birçok tıp fakültesi de benimsemiştir.
  • Dünyada ilk tıp eğitimi birimi 1958 yılında Case Western Reserve Üniversitesi’nde kurulmuş, ülkemizde öncülüğünü ise 21 Nisan 1977 yılında kurulan İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi Araştırma Enstitüsü yapmıştır. Bu enstitü 1983 yılında Tıp Eğitimi Araştırma ve Uygulama Merkezi adını almıştır.
  • 1982 yılında kurulan ve disiplin temelli tıp eğitimi programı uygulayan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi 1996 yılında yeni bir tıp eğitimi modelini benimsemiştir. Bu eğitim modelinde disiplin temelli eğitim modelinin benimsediği öğretmen merkezli, bilgi yüklemeye dayalı, hastane merkezli, fırsatlara dayalı programın tam karşıtı; öğrenci merkezli (student-centred), probleme dayalı (problem- based), entegre (integrated), topluma dayalı (community-based), seçmelilere yer veren (electives), sistematik (systematic) yenilikçi eğitim stratejileri uygulamaya konulmuştur
  • Bugünkü anlamda tıp eğitimi anabilim dallarının ilk kuruluşunu 1999 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi Anabilim Dalı gerçekleştirmiştir
  • Daha önce disiplin temelli eğitim programını benimseyen Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 2003 yılında başvuru nedenlerine dayalı, organ sistem temelli, özel çalışma modülleri ile desteklenen dikey ve yatay entegre eğitim programını geliştirmiş ve uygulamaya koymuştur.

Türkiye’de Tıp Fakültelerinin Kurulma Sırası

  • 1805     İstanbul Üniversitesi
  • 1945     Ankara – Klasik başladı. Sonradan tamamen PDÖ’ye döndü. 2-3 dönem sonra entegre sisteme geçti.
  • 1955     Ege
  • 1966     Atatürk
  • 1967     Hacettepe – Kuruluşundan itibarne Entegre Sistem (ilk)
  • 1968     Cerrahpaşa
  • 1969     Erciyes
  • 1969     Dicle
  • 1970     Uludağ
  • 1972     Çukurova
  • 1973     Akdeniz
  • 1973     KTÜ
  • 1974     Cumhuriyet
  • 1975     Ondokuz Mayıs – Sonradan ağırlıklı olarak PDÖ’ye dönüdü. Sonra o da bıraktı.
  • 1980     Gülhane
  • 1982     Dokuz Eylül – Sonradan PDÖ’ye döndü. Sonra Gazi’nin entegre programına geçti.
  • 1982     Gazi
  • 1982     Marmara – İstanbul’daki ilk entegre sistem
  • 1982     Selçuk
  • 1982     Trakya
  • 1983     Fırat
  • 1987     Pamukkale – Saf PDÖ olarak kurulan ilk okul
  • 1987     İnönü

Related Articles

Responses